A – TARİHİ VE COĞRAFİ YAPISI
a) TARİHİ YAPISI (X) :
Arhavi Halkı’nın Kökeninin Kısa Bir Tarihçesi
Kafkasya ve Doğu Karadeniz Bölgesi, MÖ dönemlerden beri çeşitli kültür ve uygar- lıklara yurtluk etmiştir. Arhavi halkı ve coğrafyası da bu tanımın içindedir.
Lazları da içine alan Kolheti kültürü bunlardan birisidir.
Kolheti ismi, tarihi süreç içinde siyasi bir birliğin adı olarak ortaya çıkmış, egemen olduğu coğrafyaya da kendi adını vermiştir. Lazlarla çok yakın ilişkisi bulunan Kolheti Kral- lığı, bu özelliği ile konumuzun özünü oluşturmaktadır.
Gerek coğrafi bir terim ve gerekse siyasi bir özne olarak tarihte, Kolheti ismi, değişik dillerdeki fonetik özellik ve telaffuz ayrılıkları nedeniyle, Kolh, Kolheti, Kolkis, Kolhida... ve benzeri oniki çeşit olarak yazılan ve söylenen bir isim olmuştur.
Önce bu oniki çeşit isimle literatüre geçmiş Kolhet’nin Laz terimi ile olan ilişkisine bir göz atalım.
Bizanslı tarihçi Prokopius “ Eskiden kullanılan Kolh adı, Laz adı ile değiştirilmiştir” diyor. ( 6. yüzyıl Priskos, Bella Cotli ve Savaş tarihi 11, 17)
Yine Bizanslı Agastias da, çok eski çağlarda Lazlara, Kolh deniliyordu diyor. (6. yüz- yıl Bizanslı Tarihçisi Agastias 1, 3 )
Öyle ise tarihte, Kolheti’ nin (oniki yazılışından biri ile) geçtiği her metin, Lazlardan veya Lazların da içinde bulunduğu siyasi birlikten bahsediyor demektir.
Şimdide Kolheti’nin neresi ve kimlere ait uygarlık olduğuna değinelim:
Kesin bir çizgi ile belirtmemiz mümkün olmamakla beraber Kolheti, Kafkas Dağları’ nın güney eteklerinden başlayıp Trabzon’a kadar uzanan, doğuda Suram eteklerine kadar va – ran bir bölgenin adıdır. İsminin tarihi süreç içinde, üzerinde kurulmuş bulunan Kolheti Krallı- ğı’ndan geldiği kesindir.
Kolheti Krallığı’nın orijini, eldeki mevcut kaynak ve arkeolojik bulgulara göre MÖ 12-11. yüzyıllara kadar izlenebiliyor. Başlangıçta iki halk gurubunun oluşturduğu, bilahare birçoklarının dahil olduğu ve geliştirdiği bir uygarlıktır. İlk dönemlerde krallığın halkını Eg- risililer (Laz) ve Abhaz-Abazalar oluşturuyordu. (George Amicba’nın Doçentlik tezi, Orta – çağda Abhazlar, Lazlar).
Ancak, Ergisi (Laz) ve Abhaz- Abaza isimleri, devletin belirleyici simgesi olarak hiç kullanılmamış, bütün kaynaklarda devletin oniki çeşit yazılışı ve okunuşu olduğunu anlattığı- mız Kolh, Kolheti, Kolhida, Kolkis... Krallığı olarak anılmıştır.
Milat yıllarında, Trabzon’a kadar olan bölgeye, Kolheti halklarından bir Megrel- Laz göçü olmuştur. Milattan sonraki ilk yıllarda da Romalılar bu Krallığı Egrisi (Laz) soyundan gelen krallara devretmişler ve Kolheti Krallığı’nın ismini Lazika Krallığı’na dönüştürmüşler- dir.
İşte bundan sonra Laz ismi tarih sayfalarına girmiştir. Bu ismin, yani Laz isminin ilk kullanıldığı eser, 79 yılında Romalı müellif Plinius’un “Naturalis Historia” adlı eseridir.
Lazika Krallığı ismi ortaya çıkmadan önceki dönemlerde Kolheti Krallığı veya oniki çeşit isminden biri söylendiği zaman halk olarak ya Egrisilerden (Laz) veya Abhaz- Abazalar- dan bahsediliyor demekti. Bilahare de Çerkesler, hatta İskitler bu uygarlığa dahil olmuşlardır. Gürcülerin Kolheti uygarlığına dahil olmaları Çerkes ve İskitlerden ve de Lazika Krallığı’nın ortaya çıkmasından çok sonradır. Gürcüler 483 yılında Laz ülkesine Perslerden kaçarak göç etmişler ve Lazlarla ilk defa bu göç sebebiyle tanışmışlardır. (Papili Lazer 58 – 69. sayfalar)
Gürcülerin bu uygarlık içinde en hakim halk ögesi olarak Krallığın başını çekmeleri, çok sonra, 11. ve 12. asırlarda olmuştur.
Lazcada ka takısı, küçüklük, yavruluk, özlük, pratiklik gibi içten birkaç anlatımı kap- sar. Mamalika, Xocika, Kuxraka kelimelerinde olduğu gibi. Bu takının, devrinin Roma lehçe- sinden alınmış olması çok muhtemeldir. Çünkü Kolheti Krallığı, Roma gibi dev bir imparator- luğu kuzey-doğu hududunda bulunan bir krallık iken, Roma tarafından kendisine sınır krallığı (vasallık) yüklenen ismi de Lazika Krallığı’na dönüştürülen, Roma’ya göre küçük bir krallıktır. Bu yüzden Laz ismine bir ka takısının eklendiği ve isminin, Lazika Kırallığı’na dönüştürüldü – ğü anlaşılmaktadır.
5. ve 6. yüzyıllarda Bizanslılarla Perslerin hemen her seferinde, Lazların da bazen bir yanda bazen de öbür yanda göründükleri büyük mücadelelerine şahit olmaktayız. Bu mücade- lerin getirdiği sosyal, politik ve askeri sebeplerle, Lazlar ikiye bölünmüşler, Rion nehri civarın- dakilere de Megrel, Çoruh nehri civarındakilere de Laz denilmiştir.
Boş kalan bölgeye, 483 yıllarında Persler den kaçan, kaçtıklarına yukarıda değindiğimiz ve bilahare de Arap istilasından kaçan Gürcüler yerleşmişlerdir. Böylece de bugün Acara-Gur- ya denen bir ara bölge oluşmuştur.
Çağımızda kardeş olan iki halktan Hıristiyan olarak Megrellerin Kafkasya’da, Müslüman olarak da Lazların Doğu Karadeniz’de yaşamlarını sürdürmelerinin kökeninde bu tarihi olay ya- tar.
Arhavi halkının, Laz kökenli, yani otokon olanlarının soyu, Çoruh vadisi orijinli Laz
kökünden gelir. Bilahare Osmanlı yönetimine girmişler ve Müslüman olmuşlardır.
Günümüzdeki Arhavi İlçesi köyleri ve Hopa çevresi de bu sırada Osmanlı yönetimine alınmıştır. Fatih torunu Yavuz Sultan Selim Padişah olmadan önce Trabzon’da vali olarak bulunmuştur. 1510 yıllarında Yavuz Sultan Selim Arhavi üzerinden geçerek Batum’un yanın- daki Gönye Kalesini feth etti. Böylece Gönye Sancağı kurulmuş Arhavi çevresine bir nahiye olarak Hopa ile birlikte bu sancak örgütüne bağlanmıştır.
1877 (93 harbinde) yılından önce Batum ve havalisi Türklerin elinde bulunduğu zamanlarda Arhavi, Göney mu tasarrufluğuna bağlı ve idari teşkilatı ilçe olarak yer almış, ilçe merkezinde bugünkü kale (Kabisre) mahallesi iken, 1877 (93 harbinde) yılından sonra Batum ve Gönye havalesinin Rusların eline geçmesinden sonra Arhavi Trabzon İline bağlı Rize mu tasarrufluğuna bağlanmıştır. Bu tarihlerde Hopa ve Fındıklı ilçelerine bucak alarak Arhavi’ye bağlı iken, 1900 yıllarında iktisadi sebeplerden dolayı, Hopa ilçe olmuş Arhavi bucak olarak Hopa’ya bağlanmıştır. 1936 yılında Hopa ilçesi Artvin’e bağlanınca, Arhavi bucağında Artvin’e ek olmuştur. Arhavi 1 Haziran 1954 yılında tekrar ilçe haline getirilmiştir.
Bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal vatandaşı olarak tarihsel varlıklarını sür- dürmektedirler.
B - ARHAVİ’NİN KURTULUŞU
İstiklal savaşı sırasında güzel yurdumuz işgal edilmeye başlamıştı. Arhavi’de işgal edilen yurt köşelerimizden birisiydi.
Kurtuluş savaşımızda yurdun her bir yanında olduğu gibi, yöremizde de milis kuv- vetlerimiz ile silahlı kuvvetlerimiz ile işgalci düşman güçleri arasında amansız muharebeler olmuştur.
23 Şubat 1915 de Hopa’yı işgal eden Rus kuvvetleri Hopa – Arhavi arasındaki mesa- feyi 20 günde geçebilmiş ve 15 Mart 1915 ‘de Arhavi’nin doğu kısmını ele geçirmişler
Kabisre deresinin batı yakasına çekilen Milis kuvvetlerimiz, buraya müdafaa etmiş ve düşmana 1 yıl süre ile geçit vermemiştir. Savaşın taraflarından biri sadece düşman kuvvetleri değildi. Açlık vardı, sefalet vardı, yoksulluk ve hastalık vardı. Bunların tümüyle savaşıyorlar- dı. Nitekim yaklaşık 1 yıl sonra 5 şubat 1916 tarihinde Kabisre deresi Rus birliklerine geçil – miş ve Arhavi tamamen işgal edilmişti. Bir gelişin dönüşü olacaktı elbet ya zorla ya tatlılık – la...Çarlık Rusya’nın yıkılması ve iç işlerinin karışıp bozulması Rusları geri çekilmek
zorunda bırakmıştır. Böylece 2 yıllık bir işgalde 1918 yılında, yani 81 yıl önce bugün, güzel ilçemiz kurtulmuştu.Kurtuluş tarihi 12 Mart 1918
|